loading.gif
mobile-banner-bg

İstanbul’dan Teröre Karşı Tek Ses.

...
20 Eylül 2015 - Pazar

.

Yenikapı Meydanı’nda düzenlenen “Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Nefes Mitingi” yüz binlerce İstanbullunun katılımıyla yapıldı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanımız İsmet Yılmaz ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen mitinge katılan İstanbullular, kardeşliğimize ve al bayrağımıza sahip çıkarak, teröre karşı seslerini yükselttiler.

Sivil Dayanışma Platformu tarafından organize edilen mitinge, İl Başkanımız Dr. Selim Temurci, Bakanlarımız, Genel Başkan Yardımcılarımız, Milletvekillerimiz, İlçe ve Belediye Başkanlarımız ile çok sayıda İstanbul teşkilatı mensubumuz da katıldı.

Mitingde ilk konuşmayı Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan yaptı. Daha sonra Genel Başkanımız ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu kürsüye geldi.

Tüm Anadolu Çocukları Tek Bir Nefes

Konuşmasına, İstanbulluları selamlayarak başlayan Başbakanımız, “Ne güzel bir ifade, milyonlarca nefes... Şimdi karşımda al bayraklarıyla bir al bayrak bahçesi kurmuş olan her bir kardeşimin nefesini nefesimde, yüreğini yüreğimde hissediyorum. Bu ne muhteşem bir manzara, bu ne muhteşem bir buluşma, bu ne güzel bayrak, bu ne güzel millet, bu ne güzel kardeşlik. Allah aşkına hangi milletin böyle asil bir bayrağı, hangi milletin böyle tek bir yürek gibi çarpan kardeşleri, fertleri var? Nefesimize nefes katan herkesten Allah razı olsun. Bu muhteşem kalabalık içindekilerin bir kısmı Fırat, Dicle kenarında Kürtçe, bir kısmı Meriç'te Rumeli, bir kısmı Kızılırmak'ta Orta Anadolu, bir kısmı Aras kenarında Karadeniz, Kafkas lehçesiyle, ninnileriyle büyüdü. Ama bugün Kafkasya, Mezopotamya, Rumeli çocukları, tüm Anadolu çocukları tek bir nefes ve tek bir yürek oldular.” dedi.

Kürt ve Türk Çocuklarının Nefesini Birleştiriyoruz

“Biz burada Alpaslan Gazi'nin yanında Malazgirt'e yürüyen Kürt ve Türk çocuklarının nefesini birleştiriyoruz.” diyen Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Şu anda ben burada Silvan'da 30 Ağustos günü annesinin 'Ekmek al, alışveriş yap' diye sokağa gönderdiği Fırat'ın, yolda o hainlerce Silvan Barajı'na gidecek araçlar için döşenen patlayıcılarla vücudu paramparça edilen Fırat'ın, 12 yaşındaki o kardeşimizin nefesini hissediyorum. Ben burada Diyarbakır'da yetişip, sonra Diyarbakırlıya hizmet için dönen aziz doktor, aracı taranarak öldürülen Abdullah Biroğul'un nefesini hissediyorum. Ben burada evine rızık götürmek için Diyarbakır Yenişehir'de çalıştığı çorbacıda şehit edilen Diyarbakırlı Şehmuz'un nefesini görüyorum. Ben burada Erzincan-Kemah yolu arasında aracı taranarak öldürülen 64 yaşındaki Makbule teyzemin nefesini görüyorum. İşte artık o Diyarbakırlı, o Hakkariliyi savunmak için giden şehitlerimizin nefesiyle bu hain terör örgütünün baskısı ve zulmüyle şehit edilen o masum Kürt kardeşlerimizin nefesi birleşmiştir. Ebediyen birleşmiştir. Onlar ayrılamaz. Ben burada huzurlarında bulunduğumuz şehit annelerimizin, babalarımızın, çocukları kaçırılan Diyarbakır annelerinin birleşen nefesini görüyorum.”

Bu Milleti Bölmek İsteyen Herkes Kahrolsun

“Bu milleti bölmek isteyen, bu milleti parçalayarak eti kemikten ayırmak isteyen herkes kahrolsun, kahrolacak inşallah. Çanakkale'ye, Yemen'e yürüyen yiğitlerin torunlarını bölmek isteyenler kahrolacak ve söz veriyoruz size onların hak ettiği cezayı vermek için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullanan Başbakanımız, “2002'de, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle AK Parti iktidara geldiğinde, olağanüstü hal vardı kaldırdık. O yıllarda Kürtçe şarkı dahi yasaktı, bütün yasakları kaldırdık. Yaylalar, mezralar Anadolu insanına kapatılmıştı, hepsini açtık. Yaylalarda halaylar, türküler söylenmeye başlandı. Her türlü yasağı kaldırdık, çünkü bizim inancımızca, ırkçılığın her türü ayaklarımızın altındadır.” şeklinde konuştu.

Biz Sırtımızı Milletimize Vermişiz

Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Yürütülen teröre karşı mücadele operasyonları için sayın Cumhurbaşkanımızı, bendenizi, AK Parti'yi itham edenlere hatırlatıyorum. Daha 9 Temmuz'da görev bize verildikten hemen sonra ayaklanma çağrısı yaptılar. Eş başkanlar gerekirse sırtımızı terör örgütüne dayıyoruz, gerekirse ayaklanırız dediler. Terör örgütüne dayanıyoruz diyen eş başkana buradan sesleniyorum. Onlar terör örgütüne dayanabilirler ama biz sırtımızı milletimize vermişiz. Diyarbakır'a, Hakkari'ye, orada yaşayan kardeşlerimize sırtımızı vermişiz.”

Herkes Özgürce Oyunu Kullanacak

Başbakanımız, yaklaşan seçimlere değindiği konuşmasını şöyle tamamladı: “1 Kasım seçimlerine gidiyoruz. Herkes özgürce oyunu kullanacak. Kimse geçen seçimlerde Doğu ve Güneydoğu'da olduğu gibi baskı altında oy vermeyecek. Her kardeşimin iradesini kullanmasını istiyorum. İşte şimdi gün bugündür. Ayağa kalkmaya var mısınız, ey Mezopotamya, Fırat, Dicle, Rumeli, Kafkasya ve Orta Asya'nın çocukları ayağa kalmaya hazır mısınız, kardeşlik demeye var mısınız? Hep beraber özgür Türkiye'de omuz omuza eşit bir şekilde yürümeye ve büyük Türkiye'yi inşa etmeye hazır mısınız, al bayrağı dünyanın her yerinde gururla dalgalandırmaya, nefesleri nefeslere katmaya, yürekleri yüreklerle buluşturmaya hazır mısınız? Allah yüreğinizi kavi, nefesinizi daim kılsın.”

Güçlü Olmak Birlik ve Beraberlikle Mümkündür

Başbakanımızın ardından TBMM Başkanımız İsmet Yılmaz kürsüye çıktı. Mitinge katılanların her birine ayrı ayrı teşekkür eden İsmet Yılmaz, şehitlerimize Allah'tan rahmet dileyerek şunları söyledi: “Onlar bu ülke için, bu ülkenin değerleri için, bir insan tarafından yapılabilecek en büyük fedakarlığı yaptılar. Bizlerin bu ülkede özgürce yaşamasını sağladılar. Bir hilal uğruna batan yüreklerin, tarihe sığmayan şehitlerin anısına ne söylesek az, ne yapsak yetmez. Aziz İstanbullular, bu vatanın sahibi, bir gül bahçesine girercesine bu vatan için şehit olanlardır. Bu vatan bize onlardan emanettir. Emanete sahip çıkacağız. Emanete sahip çıkmak, şehitlerimizin uğrunda can verdiği değerleri korumakla ve yüceltmekle olur. Bu değerleri korudukça ve yücelttikçe şehitlerimizin ruhu şad olacaktır. Vatanımızı, bayrağımızı, değerlerimizi koruyacak ve yücelteceğiz. Onun için güçlü olmak gerekir. Güçlü olmak da birlik ve beraberlikle mümkündür.”

Bu Millet, Bu Zor Dönemleri de Mutlaka Aşacaktır

TBMM Başkanımız, konuşmasında şunları kaydetti: “Halkımızın iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, toplumsal barış ve güvenin sağlanmasının da yegane adresidir. Devletimiz, ülkemize yönelik her türlü tehdidi bertaraf edebilecek güce ve iradeye sahiptir. En zor dönemlerde yedi düvele karşı koymasını bilen bu millet, yaşadığımız bu zor dönemleri de mutlaka aşacaktır. Kardeşliğin ve barışın temin edildiği bir toplumsal iklime mutlaka kavuşacaktır. Bunun en büyük güvencesi, bu ülkenin dört bir yanında yaşayan, her türlü inanç, kimlik, anlayış ve siyasal görüş sahibi 78 milyon insanımızın ortak, bir arada yaşama iradesi ve kardeşlik arzusudur. Bugün burada 'Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses' mitingine katılan kardeşlerim de bunun en canlı şahididir.”

Sazla, Cazla Bu İş Yürümez

Mitingde son olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan konuştu. “Ebedi vatanımızı, son devletimizi, bin yıllık kardeşliğimizi, kimi zaman tüm fesat odaklarına rağmen, o etnik fitneyle, mezhep fitnesiyle, sapkın akımlarla bölmek isteyenlere en güzel cevabı işte buradan, Yenikapı'dan bugün sizler veriyorsunuz.” Diyen Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şöyle devam etti: “Millet olarak, bin yıl önce bu coğrafyaya bastığımızda kesintisiz devam eden bir imtihan sürecinin yeni bir safhasını yaşıyoruz. Bizim bu imtihandaki asıl gayemiz nedir? 'Halka hizmet, hakka hizmettir' ölçüsü. Bu ölçüyü yakalamak, onun adını yükseltmek, el üstünde tutmak için bu yolda yürüyoruz. Öyle mi? 'İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olanıdır'... İlkemiz bu. Bu davanın sembolü ve en büyük şahidi de dört bir yanımızda dalgalanan şu ay-yıldızlı al bayrağımızdır. Çıkmış birisi ne diyor, 'Bayrağa saldırı mı var?' diyor. Daha ne olacaktı? Yalan üzerine inşa ettiğiniz bir dünyanız var. Cesetleri kendilerine ait paçavraya saranlar... Ve ondan sonra da bayrağa saldırı mı var? Zorla kongrelerinizde bayrağımızı astınız, zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız ama şimdi bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Sazla, cazla bu iş yürümez ama ben gerçek saz sahiplerini bir kenara koyuyorum. Onlara saygım çok.”

Kim ki Bu Bayrağa Yan Gözle Bakıyorsa Mankurttur

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bayrağın düşmemesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını ve kaçınmayacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “İhtiyaç ortaya çıktığı zaman, sağımıza solumuza bakmadan, onun uğrunda can vermeyi, cana minnet sayarak her birimiz vazifemize koştuk, koşarız. Malazgirt Ovası'ndan İstanbul surlarına, Çanakkale tabyalarından Dumlupınar tepesine kadar hep bayrağımızla sembolleştirdiğimiz o kutlu davanın mücadelesini verdik, veriyoruz. Kardeşlerim, 'Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzandığımız' zafer günlerinden, boynumuza Sevr kemendinin geçirilmeye çalışıldığı kara günlere kadar her dönemde mücadelemizin de samimiyetimizin de şahidi işte bu bayraktır. 'Bayrakları, bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Rengini şehitlerimizin kanlarından alan, hilali bağımsızlığın sembolü, yıldızı şehidimizin ta kendisi olan bu bayrağın anlam olarak dünyada eşi benzeri yoktur. Kim ki bu bayrağa sahip çıkıyorsa işte o yerlidir, millidir, Türkiyelidir. Kim ki bu bayrağa yan gözle bakıyorsa, indirmeye, yıkmaya, yakmaya çalışıyorsa işte o bu vatanla da bu milletle de bağı kalmamış olan köksüz, ruhsuz, aşksız, sevgisiz bir mankurttur.”

Benim Ülkemde Etnik Sorun Değil, Terör Sorunu Vardır

Bugün yurt dışında bilhassa Avrupa'da yaşayan milyonlarca vatandaşın belki mekan olarak uzakta ama sonuna kadar milli ve yerli olduklarını belirten Erdoğan, “Bizi asıl üzen ise millilikle yerlilikle bu topraklarla irtibatını koparanların Türkiye üzerinde oynanan oyuna, gönüllü figüranlık yapıyor olanlardır. Ülkemizdeki teröre bulaşanlar da, hangi saikle olursa olsun onlara destek verenler de bu coğrafyada niçin bulunduğunu bilmeyenlerdir. Şu bayrağın renginin, hilalinin, yıldızının anlamına müdrik olmayanlardır. Bu ülkede etnik kökeninden dolayı, hiç kimseyi dışlamadık, dışlamayız. Biz yaradılanı, Yaradandan ötürü severiz. Benim ülkemde etnik sorun değil, terör sorunu vardır. Bizim mücadelemiz de herhangi bir etnik gruba değil, terör örgütüne, ona destek verenlere karşıdır. Nitekim gerek terör örgütünün içinde gerekse onların güdümündeki diğer kuruluşlarda her etnik kökenden kişiye rastlamak mümkündür.” dedi.

Cici Çocuk, Siz Kimi Aldatıyorsunuz?

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 1 Kasım seçimlerinin yaklaştığını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “1 Kasım için sizlerden tarihi bir karar, tarihi bir gayret istiyorum. Hani diyorlar ya 'Biz herhangi bir şey yapmıyoruz.' Bakın ben söyleyeyim; 7 Haziran'da gittiler, muhtarları tehdit ettiler. Her ay içinde, her hafta en az bir kez muhtarlarla toplantı yapıyorum. 350-400 muhtarı Ankara'ya davet ediyorum. Geçenlerde Güneydoğu, Doğu, o bölgeden davet ettim. 90 tanesi gelemedi. İnceledik, geleceklerini bildirmişlerdi. Neden? 'Tehdit altındayız, onun için gelemiyoruz' dediler. Cici çocuk, siz kimi aldatıyorsunuz? Televizyon ekranlarında kimi aldatıyorsunuz? Şimdi 1 Kasım'a gidiyoruz, aynı oyunu yine oynayacaklar. Ama biz diyoruz ki bu millet, evelallah adam gibi adam bu millet inşallah bu tehditlere kulak asmadan gereğini yapacaktır.”

550 Yerli ve Milli Milletvekili

Cumhurbaşkanımız, konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “Bayrağımız ortada. Benim bugün buradan, milletimden, ekranları başında bizi izleyenlerden bir ricam olacak. 1 Kasım seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne hangi partiden olursa olsun fark etmez, 550 yerli, milli, bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Şu anda Türkiye'nin tek ihtiyacı budur" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Gözden Çıkartacağı Tek Bir Vatandaşı Yoktur

Cumhurbaşkanımız, 78 milyon insanın arasında birlik, beraberlik, kardeşlik duygularını güçlendirmek için bıkmadan, usanmadan, sabırla doğruları anlatacaklarını söyleyerek, “Bizi ayakta tutan bağları yeniden güçlendireceğiz. Birbirimizi çıkar, menfaat için değil, Allah için seveceğiz. Teröriste karşı celalli ve amansız, kardeşlerimize karşı müşfik ve hasbi olacağız. Devletimize güveneceğiz, güvenlik güçlerimize itimat edeceğiz. Bu tezgahı kuranların oyununu tüm yönleriyle bozacağız. Türkiye'nin geldiği noktadan, geriye adım atılmayacağından herkes emin olsun, milli birlik ve kardeşlik sürecinin, geriye doğru işletilmesine asla izin vermeyeceğiz. Demokrasiyi güçlendirmekte, hak ve özgürlükleri korumakta kararlıyız. İşte bu şekilde yeni Türkiye'nin yolunu açacak, kapılarını aralayacağız. Bölgesindeki, hatta tüm dünyadaki mazlumların umudu, sığınağı olan Türkiye'nin gözden çıkartacağı tek bir vatandaşı yoktur.” şeklinde konuştu.

Allah Kardeşliğimizi Daim Etsin

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz aynı delikten iki defa sokulmayacağız. 200 yıldır oynanan oyuna bir kez daha düşmek bize yakışmaz. Şimdi buradan, İstanbul'dan, Yenikapı'dan sizlere ve sizlerle birlikte 78 milyon vatandaşıma soruyorum. Bu oyunu bozacak mıyız? Bu tezgahı kuranların başına geçirecek miyiz? Birliğimize, beraberliğimize sahip çıkacak mıyız? Kardeşliğimizi ebediyen yaşatacak mıyız? Minareleri ezansız bırakmayacağız değil mi? Bayrağımızı mahsun bırakmayacağız değil mi? İşte Türkiye, işte millet, nefesinize kuvvet, sesinize kuvvet, yüreğinize sağlık. Bu çelikten iradeye el uzatmaya cüret edenin vay haline. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim etsin. Kuvvetlendirsin inşallah.”